Değerli dostum, şair ve yazar Mehmet BUTAKIN’ın Kusurlu Bir Akşam Rüyası adlı şiir kitabım üzerine yaptığı değerlendirme

Yılmaz Saruhan’ın ilk şiir kitabı olan Kusurlu Bir Akşam Rüyası, insanın yaşamdaki var olma pratiğinde tuttuğu onarıcı notlar.
Sanatçının dünyadaki korunaksız yolculuğunda iyiye ve kötüye dokunarak ilerleyen, tüm donanımıyla yolda olmanın bilincini hissettiren şiirler. Evrende olmanın, ete kemiğe bürünmüş maddi varlığından öte, bilincin tinsel devimliği içerisinde çıktığınız yolculuğu hatırlatıyor Saruhan. Lirizmin ve dramatik anlatımın eşsiz fragmanlarından oluşan bir yapıt. Kusurlu Bir Akşam Rüyası, kimi zaman ölümü taklit eden bir
yalnızlıktan vakitsiz uyanmanın verdiği şaşkınlığı, bazen de gerçekliğe çarpmanın şiirsel kusurları ile yüzleştiriyor bizi. Mısralarıyla zaaflarımıza dokunuyor, insanın bir tür olarak tarihine, benzersiz toplamına, trajedisine, zekasına, alışkanlıklarına… Tüm bunları şiir olmadan nasıl gösterebilir ki insan?

İşte Yılmaz Saruhan’ın şiirinden birkaç örnek:

“Bırakalım dağılsın her şey!
Satır aralarında iyi durmayan
bir çocukluk olsun sana gelişim.
Bu yağmuru böyle feci sevişim,
gülüşüm ve daha birçok şey.
Sonra kötü masallardan çalınmış
bir cümle olmamalı bakışların.
Ayalarında bir gelecek büyüsün
herkesin ve senin. Kadınlar bir akşama
yapışsın böyle kendi şarkılarıyla.”


“Yani sesinin cennete uzandığı o akşamlarda
Benim neyim varsa sanaydı.
İyiydik, güzeldik konuşmasan.
Konuşmasan ölürdük üç bin yıl daha
Dünya nasıl da korkunç ve hüzünlü.
Üç bin yıl daha.”


“üzülme! kalır bize de bir yaz düğünü
geçer gideriz öyle usul usul.
kurur o sendeki çiçek kadar
bu su mürekkebi de
ötelerden alıp
getirdiğim efsaneler
bitmedi henüz.

çocuklar sordular.
dedim: gelir bir gün
adı hüzünlü bir masal olur gençliğinize.”